1 Mart 2009 Pazar

Yıldıray ÇİÇEK

1977 Kayseri - İncesu doğumlu. İlköğretim ve lise hayatını bu ilde tamamladı. Halen Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümünde okumaktadır. Kutlu Sesleniş Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürlüğü yapan Yıldıray Çiçek, aynı zamanda Ortadoğu Gazetesi köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca ANASAM (Anadolu İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği) Ankara Bölge Başkanı görevini yürütmektedir. "Bu Vatan Kimin?", "Basında Ülkü Ocakları" ve "Anlam Çığlıkları (1)" isimli kitapları bulunmaktadır.




EMPERYALİZME KALKAN TÜRK-İSLAM BİRLİĞİDİR
Küresel fırtına önüne gelen her şeyi yutup, parçalamaktadır. Sömürge çarkları bu zamanda mazlum milletleri ezip geçmektedir. Emperyalist güçlerin en çok muhatap olduğu alan ise Türk-İslam coğrafyasıdır. Bu coğrafya bugün işgaller ve baskılarla sindirilmiş durumdadır.
Emperyalist Batı, kendisine hedef olarak tarihte olduğu gibi, günümüzde de bu bölgeleri seçmiştir.
"Büyük Ortadoğu Projesi " olarak adlandırılan ve Müslüman ülkelerin adeta teker teker vatansız bırakılmasının alt yapısının hazırlandığı bu proje çerçevesinde, Afganistan ve Irak kuklalara teslim edilerek, asıl sahiplerinden alınmıştır.
Demokrasi, özgürlük iddiası ile bu projeyi Ortadoğu Bölgesi'nde temellendirmeye çalışan güçler, acı, kan, vahşet, gözyaşı ve adaletsizlikten başka hiçbir şey getirememişlerdir. Getirmeleri de zaten amaçları acısından mümkün değildir.
Türkiye'de bu coğrafyanın, bu medeniyetin içinde bir parça olduğundan dolayı küresel gelişmeler kendisini de yakından ilgilendirmektedir.
Türk milleti tarihi boyunca, adaletin, barışın, huzurun dünyadaki temsilcisi olmuş ve bugün dünyada yaşananlara ise büyük üzüntü ile bakmaktadır. Kendi yaratılış özelliklerinde barındırdığı hasletleri ve mensubu olduğu yüce İslam dininin gerektirdiği ölçüleri harmanladığımızda yaşanan acı manzaralara üzülmemesi elde değildir.
Doğu Türkistan'da, Çeçenistan'da, Irak'ta, Afganistan'da ve mazlum diğer milletler, soydaşlarımız üzerinde kurulan kanlı kumpaslar, Türk milletinin geçmişte varolan gücünden epey uzak olması yüzünden ve bölgede söz sahibi olamaması yüzünden rahatlıkla uygulanmaktadır.
Türkiye, bölgesinde zayıf kalmışlığının acısını Irak politikasında, Kıbrıs'ta, sözde Ermeni Soykırımı iddiaları karşısında ve ABD ile AB'nin dayattığı birçok konuda hissetmektedir.
Türkiye'yi yönetenler, kendi özünden koptukça teslimiyet politikalarını daha çok üretmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk sonrası ülke yönetiminde geliştirilen politikalar, maalesef Batı'ya karşı teslimiyet olmuştur. Ekonomi'de, kültürde, eğitimde, sanatta velhasıl birçok sosyal konuda üzerimize emperyalist ağ örülmüş durumdadır. Bu manzara karşısında, elbet umutsuz değiliz.
Türkiye, kendisine Cumhuriyetin 100. yılına doğru hedef koyarak, her manada alt yapısını bu süreçte oluşturarak bölgesinde ve dünyada lider olma ülküsü ile motive olmalıdır.
Özellikle genç kuşağa, bu motivasyonu vermekte her yolu denemeliyiz. Aksi taktirde, bu küresel girdap karşısında ne ülkemizi, ne de milli kimliğimizi koruyabilmemiz mümkün değildir. Türk-İslam coğrafyasının kalbi olan Türkiye, tarihine yakışır ve atisine bu yakışanı taşıyacak adımları bir an önce atmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni, bu hedefte yönetecek milli beyinli kadrolar, şimdiden hazırlanmalıdır. Türk Birliği'nden doğacak güç, mazlumlara uzanan el olmalıdır. Artık bu bölgede yaşamak çetin şartlardan geçiyor, bunun farkında olmalıyız.