12 Mart 2009 Perşembe

Levon Panos DABAĞYAN

11-Kasım-1933 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. "Yeni İstanbul Gazetesi", Son Havadis Gazetesi", "Yeni Gazete", "Bu Gün Gazetesi", "Hakikat Gazetesi", "Yeşil Belde Gazetesi", "Exspres Gazetesi", Orta-Doğu Gazetesinde çalıştı, Hala Önce Vatan ve daha birçok gazetede yazarlığa devam etmektedir.

DEMEK OSMANLI BİZDENMİŞ
'Sadece bir ülke için değil, umum cihan için tarih en güvenilir rehberdir. Yeter ki, dürüst yazılmış
olsun.'
Levon Panos Dabağyan
Daha dünlere kadar; 'gericiliğin kaynağı' 'geri kalmışlığın' başlıca sebebi ve de 'anaları kafir soyundan' olan (!) Padişahları milletimize tanıtabilmek için yazdığımız (Padişah Anaları), (Osmanlı Sarayında Cinsel Eğilimler) vs. gibi, pek kaliteli (!) tanıtımlarla sergilediğimiz ve de hiçbir zaman kendimizden saymadığımız Osmanlı Devlet-i Alisine. Bugünlerde kalkmış her türlü yönü ile sahip çıkabilme yarışına hep birlikte katılmaktayız...
Sebep? Sebebi şu: 'Efendim Ermeniler, Osmanlı-Türk Devlet-i Alisi'ni 'soykırımcılıkla suçlamakta imiş' de ondan... Peki, mademki, bir bozuk soydan geliyorlardı. Madem ki, Türk Milletine hiçbir faydaları dokunmamıştı vs. Bu gayret, bu çaba niye, niçin?...
Niçinini sizler söyleyemezsiniz. Çünkü, gerçeği itiraf çok, ama pek zordur. En iyisi biz söyleyelim ve böylece o malum uğursuz meseleye de ayrı bir açıdan bakarak, hayırlı yönde katkıda bulunalım!..
(Kayı Boyu) Osmanlı'nın 'kan şeceresi' tahliline değinerek; 'Padişahların anaları şu ırktandı, şu ırktandı gibi safsatalarla sözde o büyük varlıkları lekelemeye kalkanlara kesin cevabım şudur ve her daim de bu olacaktır:
(Acaba sizlerin ve sizin gibi iddialar ileri sürenlerin kanları, yüzde kaç Türk kanı ile
bağlantılıdır?... Türk Boylarının Orta Asya'dan göçleri asırlara dayanmaktadır. Dolayısıyla hangimizin Türk, hangimizin Ermeni veya bir başka ırkın mensubu olduğumuz, kesin şekilde belirlenemez. Mesela, şayet benim soyum ciddi şekilde araştırılırsa, belki ben Türk çıkarım. Bir başkasının şeceresi incelenirse belki oda Ermeni çıkar...)
(Nitekim 'DANIŞMAN GAZİ'nin 'Ermeni Asıllı' olduğunu açıklayan kaynaklar mevcuttur.)
Bakınız: (URFALI MATEOS VEKAYİ-NEMASİ '952- 1136') Sahife:225 'Türk Tarih Kurumu Yayını' - '1962'
Bir ülkenin 'Tarihi ile mevcudiyetiyle' hemen her şekilde sahibi ve yegane efendisi durumundaki bir kavim hemen hiçbir şekilde atalarını dedikodu mevzu yapmaz. Ve vicdanı ve karakteri sağlam olan hemen hiçbir kimse; böylesi bir hafifliğe tenezzül etmez. Hele Müslüman Türk insanı ise asla!
Ve şimdi kalkmışız, 'Bizim atalarımızın hiçbir kusuru yoktur diye feryadı basmaktayız!...Evet atalarımız herhangi bir hata işlememek için ellerinden geleni yapmışlardır. Lakin, vatana ihanet edenler, Osmanlı Devlet-i Alisi'ni yoklara karıştırmak isteyenler hiç de dürüst mücadele vermemişler ve her daim yüce devletimizi sırtından hançerlemişlerdir. Hem de hiçbir vicdanı acı duymadan. Nitekim o malum Ermeni meselesinin altında bu aşağılık icraat yatmakta ve ne acıdır ki, 'İttihatçılar Hınçak-Taşnak' işbirlikçilerini kendilerini gözardı ederek, ortaya sadece bir Ermeni problemi sürmektedirler....

Türkçülük mefhumuna gelince, Türkçülük hareketini başlatan padişahların en başında gelenlerinden birisi de Sultan 2. Murat Han'dır ve 'Türkçülük tarihi açısından, son derece önemli bir sima olarak dikkatleri çekmiştir.
2. Murat Han , 'Türk Milliyetçiliği' mefkuresini, P.Wittek'e göre, gençliğinde Amasya Sancağı'nda Valiliği esnasında mezkur mahalin dolaylarından aldığı kültürle benimsemiştir. Mezkur bölge eski Türk ananelerini muhafaza etmiştir ki, Çelebi Mehmet'in kazandığı 'milliyet ruhu' ile Yıldırım Beyazıt'ın Ankara bozgunundan sonra, bu ruhla 'Osmanlı-Türk Devletinin' toparlanabilmesinde başlıca rol oynamıştır. Mahdunu Sultan 2. Murat Han'a 'Türkçülük akımı' aşılayabilecek derecede 'Milli şuur' telkin edebilmiştir.
Muhakkak ki, Sultan 2. Murat Han, 'Türk Milliyetçiliği' tarihinde, kendine has ve gayet parlak bir mevkiye sahip olmaya hak kazanmış büyük bir Türk Sultanı'dır.
Keza; 'kızıl sultan, pinti Hamit' gibi aşağılayıcı yakıştırmalarla daha çok anılan Sultan Abdül Hamid Han'ın hemen herkesten önce, merhum Mustafa Kemal Paşa'yı keşfetmiş ve onun olağanüstü bir kişiliğe sahip olduğunu sezerek, Gazi hazretlerinin kişiliğini dikkate çekmiş ilk büyük şahsiyet olmakla da bilinmesine rağmen bu yönü ile hiç mi hiç dile getirilmez!...
Her ne ise, bu konuyu da bir başka yazımızda şayet nasip ise ele alarak, siz değerli okuyucularımıza sunmaya çalışacağız.
Tekrar buluşabilmek dileğiyle, selam ve sevgiler.